top of page
Startup Hukuku Yazıları

Mutfak

Çalışırken Kendi Girişimimi Kurabilir Miyim?

Tam zamanlı bir işiniz varken aynı anda kendi girişiminiz için de profesyonel mesai harcamak sizin için en iyi seçenek olmayabilir. Böyle bir karar hem siz hem de yeni girişiminiz açısından bazı istenmeyen hukuki sonuçlar doğurabilir.


Girişiminizin geleceğini etkileyebilecek bazı hukuki konuları aşağıda sizin için açıkladık.


Startup Avukatı
Photo by Brooke Cagle

Kısıtlayıcı Hükümler


Mevcut işvereninizle aranızda bulunan “İş Sözleşmesi” sizi bazı faaliyetlerden alıkoyuyor olabilir. Bu sebeple iş sözleşmelerinde sıklıkla yer verilen şu detaylara dikkat etmelisiniz:


  • Ek İş Yapma Yasağı: Çalışanın mevcut işvereni nezdindeki asıl işinin dışında ikinci bir işte çalışması kural olarak herhangi bir yasal kısıtlamaya tâbi değildir. Ancak bu serbestiyetin tam zamanlı iş sözleşmeleri ile işveren lehine daraltılması yahut tamamen ortadan kaldırılması da mümkündür.


    Öyle ki kurumsal bir işte çalışıyorsanız iş sözleşmenizin bu türden bir hüküm ihtiva ettiğini tahmin etmek çok da güç olmazdı. Söz konusu hükümler temelde çalışanın işveren nezdindeki işi ile dışarıdaki faaliyetleri arasında yaşanabilecek olası çıkar çatışmalarını önlemek maksadıyla iş sözleşmelerine eklenmektedir. Bu hükümler çalışanın işyeri dışındaki faaliyetleri için harcayabileceği profesyonel mesaiyi sınırlayabileceği gibi böyle bir mesaiye başlamadan önce işverenden yazılı onay alınmasını mecbur kılıyor da olabilir.


    Herhangi bir ek iş yapmaya başlamadan önce iş sözleşmenizi dikkatli bir şekilde inceleyin. Zira imza altına aldığınız iş sözleşmesi mevcut işyeriniz dışında profesyonel mesai harcamanıza ve/veya kendi girişiminiz için çalışmanıza olanak vermiyor olabilir.


  • Ayartma Yasağı: Ayartma yasağı kabaca çalışanların, işveren nezdindeki çalışmalarını tamamlamalarının ardından, belirli bir dönem boyunca işveren müşterileri ve diğer işveren çalışanları ile profesyonel ilişki kurmalarını veya ilgililere bu doğrultuda teklifler yapmalarını yasaklayan iş sözleşmesi hükümleridir.


    Bu yasağın temel işlevi, işverene ait müşteri ve/veya insan kaynaklarının sistematik olarak yeni girişimlere yahut başka şirketlere götürülmesinin önüne geçmektir.


  • Rekabet Yasağı: Rekabet yasakları, çalışanların işveren nezdindeki çalışmalarını tamamlamalarının ardından belirli bir dönem boyunca rakip bir şirkette çalışmalarını veya benzer işler kurmalarını yasaklar. Bu yasağın da temel işlevi, işverene ait müşteri ve insan kaynaklarının sistematik şekilde yeni girişimlere yahut başka şirketlere götürülmesinin önüne geçmektir.


    Bu sebeple mahiyeti ne olursa olsun, ek bir iş yapmaya başlamadan önce iş sözleşmenizdeki rekabet yasağı hükümlerini dikkatli bir şekilde incelemelisiniz.


Rekabet yasakları ancak ve ancak tâbi oldukları yasal çerçeve dahilinde bağlayıcılık ifade ederler. Bu bağlamda İş Kanunu özelindeki temel sınırları aşağıda bulabilirsiniz:


Süre Sınırlaması: Türk İş Kanunu uyarınca rekabet yasakları, çalışanın işveren nezdindeki çalışmasını tamamlamasının ardından en fazla 2 yıl süreyle geçerlidir. Bu sürenin aşılması, yasağın hukuki geçerliliğini zedeleyebilir.


Coğrafi Kapsam: Rekabet yasaklarının coğrafi kapsamı makul olmalıdır. Bu nedenle yasağın, çalışanın eski işvereniyle doğrudan rekabet edebileceği veya işverenin faaliyet gösterdiği bölgelerle sınırlı olması beklenir.


Makul ve Adil Olma Zorunluluğu: Rekabet yasağı, çalışanın yeni iş bulma ve mesleki faaliyetlerini sürdürme hürriyetini orantısız bir şekilde kısıtlamamalıdır. Aşırı kısıtlayıcı yasaklar hukuki açıdan geçersiz sayılabilir.


Fikri ve Sınai Mülkiyet


Şirketlerin sahip oldukları “gizli tarifleri” (!) çalışanlarının önüne koydukları iş sözleşmelerine fikri ve sınai haklara ilişkin bazı hükümler ekleyerek koruma yoluna gitmesi hemen hemen standart bir uygulamadır. Kaldı ki çoğu durumda buna gerek dahi olmayabilir. Zira fikri ve sınai mülkiyet kanunlarımız; maaşlı, bordrolu ve sigortalı konvansiyonel bir çalışan-işveren ilişkisi dahilinde, çalışanın mesaisi içerisinde veya işverene ait birikim ve araçları kullanarak ürettiği eser, tasarım ve buluşları kural olarak işverene ait kabul etmektedir.


Yani bir yazılım şirketinde çalışıyor iseniz, çalışma saatleriniz içerisinde yazdığınız kodların işvereninize ait olduğunu bilmenizde fayda var. Elbette bu sahiplik sorununun, kimi zaman daha incelikli bir değerlendirme talep edebileceğini de unutmamak gerekir. Neyin mesai saatleri içerisinde, neyin mesai saatleri dışında yapıldığını gösterebilmek yahut tüm bu çalışmalarda işverene ait bilgisayarı kullanmadığınızı ispat edebilmek her daim kolay olmayabilir.


Ancak siz bir eser sözleşmesi kapsamında yahut daha anlaşılır bir ifade ile “freelancer” olarak iş görmekte iseniz o halde durumlar değişir.


Zira fikri ve sınai mülkiyet evreninin ilk kuralı şudur. Ortada bir yaratıcı üretim varsa, o ürünün (eser, tasarım veya buluş) sahibi doğrudan onu yaratma maharetini gösterenlerdir. Bu bir kişi olabileceği gibi birden fazla kişi anlamına da gelebilir. Tıpkı iki arkadaş birlikte bestelediğiniz o harika şarkıda yahut birkaç yazılımcı sırt sırta verip yazdığınız o sıfır “bug” aplikasyonda olduğu gibi.


Günün sonunda eğer çalışan-işveren bağı kurulmaksızın, işlerin “freelancer’a outsource” edildiği bir denklem üzerinden konuşuyor isek; (o yaratıcı üretim için size para ödenmiş olsun ya da olmasın) proje bittiğinde vücuda gelen ürünlerin her türlü fikri ve sınai mülkiyet hakkı size ait olur. Yeter ki onları teslim esnasında usulüne uygun olarak yazılı bir sözleşme ile devretmemiş olun.


Girişim Avukatı
Photo by Al Cruz

İşin özü, kimse sizi freelance bir çalışma dahilinde yarattığınız ve beklentilerinizi fazlasıyla aşan o mucize üretimi devre zorlayamaz. Elbette bu durum, o iş için aldığınız ücretleri iade etmekten ve iş sahibinizin “kaybolan yıllarını” kendilerine geri vermekten yahut daha mütevazı bir yöntemle o yılları tazmin edecek bir ödeme yapmaktan kaçabileceğiniz anlamına gelmiyor.


İşte tam da bu noktada, freelance çalışmaları düzenleyen eser sözleşmeleri dahilinde sizi yükümlülük altına sokabilecek birtakım hükümlerden söz etmemiz gerekiyor:


  • Gizlilik Hükümleri. Bu hükümler sizi proje esnasında öğrendiğiniz ve iş sahibinin mülkiyeti altında bulunan ticari sırlar ve müşteri listeleri benzeri gizli bilgileri ifşa etmeme yükümlülüğü altına sokar. Haliyle o projeden kendi girişiminize ya da diğer işlerinize bir şeyler götürmeden önce gizlilik hükümlerini dikkatli bir şekilde gözden geçirmeniz önemlidir. Öyle ki, “gizli bilgi” olarak etiketlenmiş herhangi bir şeyi kasten veya kaza ile üçüncü kişilere ifşa ediyor olmanız başınızı ciddi şekilde ağrıtabilir.


  • Fikri ve Sınai Mülkiyet Haklarını Devir Taahhüdü Hükümleri: Bu hükümler vasıtası ile eser sözleşmesi kapsamında ortaya çıkacak yaratıcı üretime ilişkin fikri ve sınai mülkiyet haklarını proje tamamlandığında iş sahibine usulüne uygun yazılı bir sözleşme ile devretmeyi taahhüt edersiniz. Böyle bir taahhüt altınayken yarattığınız proje çıktılarını iş sahibine devretmeyip kendiniz için kullanmanın maliyeti sizin için dayanılmaz olabilir.


  • İşverene Ait Kaynakların Kullanımı. İş ve eser sözleşmelerinin önemli bir çoğunluğu işverene ait araç ve kaynakların kişisel amaçlarla kullanımını kısıtlayan hükümler barındırır. İşveren tarafından çalışanın kullanımına tahsis edilen telefon, bilgisayar, yazılım ve benzeri araçların işverenin işleri dışında kullanılması birtakım disiplin cezalarını yahut ilişkinizin tamamen sonlandırılmasını beraberinde getirebilir.


    Dahası bu kaynak veya araçlar kullanılarak kendi girişiminiz için bir şeyler üretmeniz halinde meydana gelen yaratıcı çıktıların hak sahipliği konusunda işvereninizin de söz hakkı olabileceğini unutmamalısınız. Bu da yeni girişiminiz adına daha ilk günden ciddi bir hukuki uyuşmazlık potansiyeli anlamına gelir.


Sonuç olarak bir çalışan, farkında dahi olmadan yeni girişimini ve geleceğe dair tüm hayallerini aslında işveren tarafından sahip olunan fikri ve sınai mülkiyet hakları üzerine inşa ediyor olabilir.


Şimdi bu girişimin gelecekte çok başarılı olduğunu hayal edelim. İşte tam da “o” noktada, girişimin ve girişimcinin kapsının işveren tarafından açılan milyonlarca liralık davalarla çalınması hiç de sürpriz olmazdı. O sebeple bir girişimci için tüm bu olasılıkların farkında olmak ve gömleği daha en baştan doğru iliklemek yaşamsal düzeyde önemlidir.


En iyi startup avukatı
Photo by Jason Leung

Adımlarınızı Titizlikle Atın


Sorumuza evet yahut hayır şeklinde tek bir cevap vermek zorunda olsaydık, bu; yukarıda özetlenen olası engeller düşünüldüğünde yeni bir maceraya atılmadan önce mevcut işinizden ayrılmanız gerektiği yönünde olurdu.


Sahip olduğunuz girişim fikrini hâlihazırda bir işiniz varken hayata geçirmek belirli açılardan daha güvenli ve çekici görünse de, özellikle benzer sektörlerde iş yapacağınız bir senaryoda bu durumun sizi çıkar çatışmaları ve benzeri hukuki sorunlarla karşı karşıya bırakabileceğini unutmamanız gerekir. Hâliyle yeni bir girişime start vermeden önce mevcut işinizden ayrılmanız daima en güvenli seçenektir.


Ancak hayat siyah ya da beyazlardan ibaret değil. Dolayısıyla girişiminizi kurarken mevcut işinizden ayrılmak istemiyorsanız, profesyonel bir hukuki destek yardımı ile iş veya eser sözleşmenizde bulunabilecek şu hususları gözden geçirmeniz gerekir:


  1. İkinci bir iş için mesai harcamanıza izin verilip verilmediğini ve buna ilişkin sınırlamaların neler olduğunu anlamak.

  2. Tâbi olduğunuz ayartma yasağının kimlerle profesyonel ve/veya ticari ilişki içerisine girebileceğinizi ne şekilde sınırladığını anlamak.

  3. Rekabet yasağınızın yapabileceğiniz “işleri” ne şekilde sınırladığını anlamak.

  4. Nelerin iş vereninize ait gizli bilgi ve/veya ticari sır olarak kabul edildiğini (veya edilmediğini) anlamak.

  5. İşvereninize ait araç ve/veya kaynakları nasıl kullanmanız (veya kullanmamanız) gerektiğini anlamak.


Bunlar, mevcut işinizde çalışmaya devam ederken yeni bir şirket kurmaya karar vermeniz halinde dikkatle değerlendirilmesi gereken birçok konudan sadece birkaçıdır. Yardıma ihtiyacınız varsa, bize buradan ulaşabilirsiniz.


21/12/24


Sorumluluk:  Bu sayfa altında sağlanan içerik tamamıyla bilgilendirme amaçlı olup hiçbir şekilde reklam, tanıtım vb. adlar altında değerlendirilemez, hukuki tavsiye olarak yorumlanamaz ve izinsiz olarak kullanılamaz. Bu makaleyi okumanız bizimle avukat - müvekkil ilişkisi kurduğunuz anlamına gelmeyecektir. Eğer daha detaylı bilgi edinmek isterseniz, Legal Studio yardımcı olmaktan memnuniyet duyar. Bize buradan ulaşabilirsiniz.

Startup Checklist

Startup Checklist

Hukuki ihtiyaçlarınız konusunda kaybolmuş mu hissediyorsunuz? Bu son derece normaldir.

 

Girişimlerle yaşadığımız deneyimlerden elde ettiğimiz iç görüleri, Startup Checklist adlı çevrimiçi bir mentorluk aracına dönüştürdük. Hukuki ihtiyaçlarınıza dair farkındalığınızı artırmak ve takip edilebilir bir yol haritası edinmek için hemen şimdi online bir görüşme planlayabilirsiniz.

bottom of page